30 Eylül 2017 Cumartesi

2017 Ağustos Ve 2017 Eylül Nasıl Geçti?


Eylül ayı bitmek üzere iken yazıyorum bu yazıyı ama vardır bir hayırlısı diyelim, olmadı denk gelmedi ve bir türlü yazamadığım yazılar arasına girdi. Ağustos 2017, hızlı ve bir o kadar da dolu dolu geçti benim için. Ama esas olarak Eylül ile beraber yazmama karar verdiren de birbirine benzemesi oldu. Şimdiden iyi okumalar diliyorum. :)


Birer kitap okudum - birçok kitabı da yarım bıraktım, bu iki ay içinde;




Ateş- Ertürk Akşun (Destek Yayınları); Yarım bıraktım; Her şey fuarda alıp da bir türlü bitiremediğim Ateş kitabı ile başladı. Ertürk Akşun'un kitabını Destek Yayınları'nın standından 5 Tl'ye almıştım Mart ayında Bursa 15. Kitap Fuarı'ndan almıştım bu sene. Çok beğeneceğime emindim ama bazen olmayınca olmuyor. 4-5 ay boyunca geri dönüp durdum, elime almıştı kitap benim için hep aynı hızda aktı. Bana göre fazlasıyla kendini tekrarlayan kelime ve cümleler vardı kitapta... Eylül ayında bu bitirme çabamdan vazgeçtim, "olmayınca olmuyor demek ki, bazen vazgeçmek gerek" dedim. Yarım bıraktığım kitaplardan oldu böylece...


Emile Zola - Nana' yı bitirmiştim Ağustos ayında ama sorun bir nasıl; binbir zorlukla. Tarafımdan okunmayı bekleyen kitaplarımın büyük çoğunlukla bitmeye başlaması ile sona bıraktığım kitapları okuyamaz oldum bu iki ayda resmen...


Mrs. Dalloway - Virginia Wolf (İletişim Yayınları); Yarım bıraktım; Mrs. Dalloway bilinç akışı tekniğiyle yazılmış bir kitap imiş. Ağustos ayında başlayıp bir türlü bitiremediğim kitaplardan ilki oldu benim için. Bir de bu teknik ile yazılmış kitaplardan okumaya uğraştığım ilk kitap oldu kendisi... 

İnce bir kitap olmasına rağmen, tek bir gün içerisinde Mrs. Dalloway'in bilincinden akıp giden kişi ve olaylar örgüsünün anlatımına ne yaptıysam bir türlü tutunamadım. Kitap benim için durakladı durdu sanki... Yayınevinden veya olay örgüsünden değil bence, bu bilinç akışı tekniği benlik olmayabilir. Bu benim fikrim...


Boş Koltuk - J.K. Rowling (Doğan Kitap); Yarım Bıraktım; J.K. Rowling'i okumaya başladığım en yanlış hikaye olmalı bence bu kitap. Harry Potter filmlerine bayılıp, bir türlü okumaya başlayamadığıma üzülür dururum bunca sene. Belki bir gün derdim eskiden, şimdi de belki ilerleyen günlerde ilk kitaptan okumaya başlarım Harry Potter hikayesini diyorum. 

Ama Boş Koltuk bence J.K. Rowling'in hikayesi değil. 150. sayfada yarım bıraktım, konuya bir türlü giriş yapamamasına deli gibi üzüldüm kendimce. Yarım bıraktığıma en üzgün olduğum kitap ki, kitaplığımdan çıkarmamayı ve birkaç ay sonra yeniden kaldığım yerden devam etmeyi denemeyi düşünüyorum. Çok büyük heveslerle almıştım ama olmadı... Ama bu kitap aynı zamanda, Temmuz ve Ağustos ayında Kağanımın sayfalarını saymaya doyamayıp okuduğu kitaptı. Sırf bu yüzden bile kitaplığımdan çıkaramam, zira o artık Kağanımın kitabı... :) (Öyle diyor kendisi beyefendi!)


İstanbul'da Ölüm - Douglas Frantz&Catherine Collins (Mitra Yayınları); İstanbul'da Ölüm kitabına kurban bayramda Antalya'da başladım. Konusu ne kadar güzelse de, bir o kadar benim için değildi. Struma'nın Gizli Hikayesini, Yahudilerin ölümlerine göz yumanları anlatıyordu ama tüm işkencelerinin ayrıntılarıyla beraber. 30 sayfaya kadar dayandım, sanırım bayramın ikinci veya üçüncü günü idi.

Başladığım gibi 30 sayfa okudum ama daha ötesine gitmeye cesaret edemedim. Akıcı bir kitap ama gelin görün ki, ama sosyolojik bir konu da olsa benlik değildi anlatımı. Bende Antalya'da Hatice yengemlerde, Saniye Kivramlar ile kalır iken bayram üstü ona hediye ettim. "Bu kitap tam senlikmiş, sana vermek istiyorum Saniye teyzem. Çünkü ben devam edemedim." dedim. Çok mutlu oldu, okudukça beni hatırlayacağını söyledi. Ama biliyorum hiç unutmaz ki o. <3 :)


İşte böyle; Ağustos ve Eylül'de 4 kitap yarım bıraktım, 2 kitap (Nana ve Sevda Sözleri) okudum. Sevda Sözleri'nden bahsetmeyi sona bırakmam şu sebepten, o başucu kitabım artık zira. Onu hep okumaya devam edeceğim, Cemal Süreya'nın şiirleri benim için başucudur artık... :)




9 Film İzledim, Ağustos 2017'de; 




Ağustos 2017'de iki film beğendim, ikisi de en çok beğendiğim idi tabii ki. İzlediğim diğer filmler de fena değildi ama bir Esaretin Bedeli ve Evdeki Düşman kadar değillerdi. :)

Esaretin Bedeli'ni, bayram öncesinde kuzenim Gizem ile izledik; bir akşam üstü izlediğimiz bu film bana "Monte Kristo Kontu" kitabını ve filmini anımsattı. Daha ben çok küçükken kitabının iki cildini de ablam okumuş ve çok kitap okumayı sevmediğim için, büyülendiği bu hikayeyi bana anlatmıştı. Sonra filmini de beraber izlemiştik. Ama sadece olanları hayal meyal hatırlıyorum. Film aklımda değil tamamıyla ama ablamın kitaptan anlattığı hikaye hala hatırımda... Esaretin Bedeli, bana ablamla yaşadığımız bu güzel hatırayı anımsattı. 

Esaretin Bedeli filmini kuzenimle beraber beğenerek izledik ama İmbd'nin listesinde birinci olacak kadar güzel mi bilemedik. Birçok film var, birinci sıraya bundan başka film mi yoktu bile dedik. Benim için İnception İmbd'nin birinci sırasına layık filmlerden mesela... :) 

Evdeki Düşman'a gelince; uzun zamandan sonra izlediğim ilk korku filmi idi ve ailecek izlediğimiz için bazı yerlerde çok korkuyorum diye kastığım oldu başlarda. Ne yaparsınız, bir türlü korku filmlerine alışamadım. Sanırım ömrüm boyunca da anlayamayacağım, neden korkmak için film izliyoruz ki? Bana korku hikayesi anlatıldığında bile korkuyorum ben, böyle adrenaline gerek bile yok! =)

Ağustos 2017'de izlediğim 9 film;

Bir Zamanlar (Once) – 01.08.2017-Salı
Gelin Benim Olacak (Made Of Honor) – 01.08.2017-Salı
Felekten Bir Gece (The Hangover) – 01.08.2017-Salı
Yok Artık – 09.08.2017-Salı
Hayalet Dayı – 16.08.2017-Çarşamba
Küçük Ortak (2017) -18.08.2017-Cuma
Dev Avcısı Jack – 20.08.2017-Pazar
Esaretin Bedeli – 24.08.2017- Perşembe
Evdeki Düşman – 29.08.2017- Salı



5 Film İzledim, Eylül 2017'de; 4'ünü tavsiye ediyorum




Eylül 2017, film izleme konusunda Ağustos kadar verimli değildi. Ama Malefiz'le başlayıp, bugün Neşeli Ayaklar 2 ile bitirdiğim bu ayın en iyi filmi benim için kesinlikle "Ulak" idi. 

Malefiz; bu ay izlediğim en güzel animasyon film idi. Ailecek izlediğimiz bir filmdi yine. Bu aralar daha iyi ailecek film izliyoruz galiba. Angelina Jolie filmi izlemeyeli o kadar uzun zaman olmuş ki, beni şaşırtan bir oyunculuk göstergisi idi bu film resmen... Hani Uyuyan Güzel filmini klasik biliriz ya, "kötü kalpli peri ve iyi kalpli kral".. Malefiz filmini izleyin ve bir de bu açıdan bakın diyorum... Benim için artık Uyuyan Güzel filminin hikayesi bu filmdir... :)

High Strung; uzun zamandan sonra izlediğim en güzel dans içerikli romantik filmlerdendi. Ben tam bir romantik film izleme tutkunuyum. High Strung klasik sayılabilecek bir konu da olsa, güzel işlenmiş bir film idi. Bu sebeple Eylül tavsiyelerime ekledim bu filmi...

Ulak; Çağan Irmak'ın izlemediğim filmlerinden biri idi. Sanırım neredeyse tüm filmini izlediğim tek yönetmen, Çağan Irmak. Her filmini zevkle izledim, sıkılmadım da. Ulak'tan çok sıkılacağımı geride kalmışlığı sebebiyle düşünmüştüm. Ama hiç tahmin ettiğim gibi olmadı. Beni bu hikaye öyle etkiledi ki; çocuk oyuncuların oyunculuklarına mı hayran kalsam, hikayenin anlatımı sırasında içine işleyen sahnelere mi? Bilemiyorum... 

Benim Ulak filminde favori oyuncum, Ezel dizisinde de oyunculuğuna hayran kaldığım Yağız Atakan Savaş idi. Bir repliği vardı Ferhat'ın, babasına birkaç kez söylediği; "Ulak gelecek, sana kalbinin karasını göstertecek. Gözünü kör eylecek. Bekle hele bekle, Ulak İbrahim sana gelecek!" Ah o Ferhat'ın babası için ne çok gelsin istedim film boyunca. Geri planda kaldığını düşündüğüm, az kişi tarafından bilinen şahseser filmlerden bence bu Çağan Irmak'ın filmi... İzlemenizi tavsiye ediyorum.

Neşeli Ayaklar 2 ise; birinci filmine bayıldığım animasyon filmin ne zamandır ikinci filmini de izlemek istiyordum. İzledim ama hem çok beğendim, hem de birinci film daha güzeldi de dedim. :) İzleyince pişman olunmayacak filmlerden ama her koşulda...


Eylül 2017'de izlediğim 5 Film;


Malefiz – 12.09.2017 – Salı
High Strung – 15.09.2017 – Cuma
Ulak - 16.09.2017 – Cumartesi
Eski Sevgili – 19.09.2017 – Salı
Neşeli Ayaklar 2 - 30.09.2017-Cumartesi


-- 2017 Ağustos ve 2017 Eylül ayında epey kendimi dinlediğim günler, anladığım - anlamlandırdığım zamanlar da yaşadım... 


Ağustos 2017 Kurban bayramı sebebiyle Antalya'da bitti, Eylül 2017'de de Antalya'da başladı... 

Neler mi yaptık Antalya'da; Köprülü Kanyon'u gezdikLunapark'a gittik, Phaselis'e gittik, Meromla beraber muhabbetlerin dibine vurmaya uğraştık, Merom ve abisiyle Okey oynayıp  Tabu partileri yaptık. Anı biriktirmeyi ziyadesiyle başardık... :)

Kalabalık ile geçen bayramı ardımızda bırakıp eve döndük, Kağanım anaokuluna başladı. Gerek 2017-2018 dönem derslerime, gerekse de fizik tedavi derslerime tüm hızıyla başladık.. Terapilerim güzel geçti bu ay, yine fazlasıyla dolu dolu ve fazlasıyla verimli. Yazısını bugün yazdım güzel gelişmelerimin, burada bulabilirsiniz o yazımı da...

Şimdi Eylül bitiyor, dolu dolu geçirdiğimi bildiğim bir Sonbahar başlangıcını uğurluyorum bu sefer. Artık çok şükür deyip, geçmişin kötü anlarıyla kıyaslarken sağlığımı mutlu oluyorum sağlığım hakkında. Dilerim geçmişimde kaldığını düşündüğüm anları da daha iyi canlandıracağım zamanla...


Bu iki ayda biriktirdiğim bir cümleler topluluğum var kendi adıma da, bu cümleler ile veda etmek istiyorum bu yazıma...

İçime tutsak ettiğim cümlelerim varmış meğer, ama tutsak ettiğim cümlelerin ve olayların bir o kadar beni mutlu etmesi durumu da varmış; bu iki ayda daha iyi anladım...

Anılar biriktiriyormuşum, zamanı şimdi ve geçmiş olarak ikiye ayırıp geçmişten aldığım derslerle geleceğimi yazıyormuşum meğer.

Kim nasıl görürse görsün, ben başarabildiğime ve başarabileceğime öyle inanmışım ki, baştan başlamaktan hiç bıkmaz olmuşum zamanla. Öyle ki; yine mi ya demeden, her şeye yeniden karar verip hiç olmamış gibi yeni kararlarla başlatabiliyor olmuşum anlarımı...

Sonbaharın giriş ayını uğurlarken de çekilmez olabiliyorum diye biliyormuşum ama ilk defa kendimi çekebilir olmuşum yeniden; çabalayınca oluyormuş meğer, oldurabilmişim de bu kadar çok konuşasım gelmiş. :)

Cesaret dolabilmek için karar almışım Ekim'e, başaracağım diyormuşum yine. Ve yılmadan güle güle git Eylül, diyormuşum yine. Hoş gel yeni ay Ekim 2017...

Mutluluk, sağlık ve huzur dolu; başarabileceğimize olan inancımızı hiç kaybetmeyeceğimiz bir ay gelsin yeniden. Ekim hoş gelsin hepimize. Sevgilerimle...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...