8 Mayıs 2018 Salı

Seviyorum... #5 - Düş Sokağı Sakinleri


Uzun zamandan sonra anılardan bir şarkılar ve sahipleri hakkında yazı yazmak istedim yine; önceki "Seviyorum..." adlı yazı dizimin yazılarını arşivlerde kaybettim, en son 2015'de yazınca tabii... Şimdikine bakalım; ben bu yazı dizimde, sevdiğim müziklere ve anılarımdaki yerlerine dair yazıyordum. :) Bu yazımın altında, benzer yazılardan önceki yazılarıma da denk gelebilirsiniz...

Şarkılarında hüzün ile huzuru birarada saklamayı becerebilmiş bir grup bence, Düş Sokağı Sakinleri... Murat Yılmazyıldırım ve Murat Çelik, grubun üyeleri. Seslerindeki tını hem benzer hem de ayrı. Bu insana hoş gelen nadir özelliklerinden bence. :) 
Bazı gruplar ya da şarkıcılar olur, bir şarkısını dinledikten sonra diğer şarkılarında kaybedemezsiniz kendinizi. Kimisi de olur ki, Düş Sokağı Sakinleri gibi, tüm şarkılarını dinlemek ister ve her birinde ayrı kaybedersiniz kendinizi. Her şarkısı ayrı güzel, 1999 senesinde ses yapmak için müzik dünyasına girmiş ama hala etkilerini silmemiş ve silmeyecek olduğunu düşündüğüm bir grup; Düş Sokağı Sakinleri.

Çok övdüm de mi? :) Aşkın da sevdanın da açık açık duygulandırılabildiği bir müzik yapıyorlar bence. Övmem tamamen içimden geldiği gibi yani... :)


Ortaokulda idim, ilk onları tanıdığım şarkı Sevdan Bir Ateş oldu... İnternetl kısıtlı kotalarla tanıştığımız zaman dilimi idi. Müzik indirmek zor olduğu gibi, heyecan verici de bir durum idi. Birkaç kezdir dinlediğim üzere, bir gün okuldan geldikten sonra bilgisayar başına geçip indirdiğimi ve diğer şarkılarını da zamanla keşfetmeye başladığımı ve severek dinliyor olduğumu farkettim. Sevdan Bir Ateş'i, sınıfımızda yakın bir erkek arkadaşım tarafından, birçok kez canlı canlı dinleme ve dinleye dinleye de ezberleme fırsatını yakaladım. Her fırsatta gitarıyla çaldırdığımı hatırlıyorum; fena mı oluyordu, gitar dersine çalışıyordu canım... (:

Gitmem Gerek Bu Şehirde ve Gayret Et Güzelim şarkılarıyla tanıştığımda ise; gençliğimin bana verdiği yetkiyle, değişik hüzünlü hallerimde birkaç duygu durumumun arasında gidip gelip mutlulukla sonlandırabilme şansını elde edebileceğimi farkettim. Yani bir nevi, tedavi ediyordu bu grubun bu iki şarkısı beni... Düş Sokağı Sakinleri, hem hüzünlendiriyordu beni hem de umut veriyordu yani. Nasıl diyeyim, gençsiniz ve canınız yanıyor diyelim; ama hayatı da çok seviyorsunuz, bir umuda ihtiyacınız var. İşte bu durumda benim sığındığım, hem acı çektiren hem de teselli eden yegane iki kişilik grup Düş Sokağı Sakinleri oluyordu o dönem... :)




İlk gerçek olmadığını bildiğim ama nedense o zaman gerçek kabul ettiğim ayrılık acımı da Düş Sokağı Sakinleri ile yaşamıştım... Bakmayın ayrılık acım dediğime, sadece kendisini çok sevdiğimi düşündüğüm bir arkadaşımla ayrı düşmüştük diyelim. Platonik aşkın ızdırabı da, hafif olsa da derinmiş gibi geliyor ya hani insana... =) O dönem dinlediğim iki şarkısı vardı bu sefer de; Ayrılık ve Hüzün Kovan Kuşu... 

Bence Düş Sokağı Sakinleri, şimdiden düşünüp de o günlerde neler hissettirdiğini düşündüğümde; karanlık gökyüzünde yıldızları izleten bir gruptu şarkılarıyla. Evet, yıldızları izlemeyi seversiniz ama yıldızlar en nihayetinde karanlıkta görülür. Her yer kapkaranlık olmalıdır ki, onları görebilesiniz... Sizi o karanlıkta hissettiren anlarınızda, sizi geceye hapsediyordu belki ama şarkıları ve hissettirdiği duyguları ile yıldızları da izletiyordu o karanlıkta ve sarıyor sarmalıyordu, eskiden dinlediğimiz şarkılar gibi...


Ben Düş Sokağı Sakinleri'ni ilk tanıdığım zaman diliminden beri, 14 sene geçmiş şimdi. Hala dinlediğimde, karanlıkta yıldızları hissediyorum sanki ama artık hüzün değil eski anılara duyduğum hüzün ve anlayışla. :) O yıldızlar artık beni sadece rahatlatıyor, hüzüne boğmuyor eskisi kadar karanlıkların içinde olmaları... 

14 senenin ardından, bir tek beni hala eskisi gibi üzmeyi başaran bir şarkısı var; aynı hisleri hala hissediyorum sanki o şarkıda, o şarkının ismi "Ölümler Çıplak Gelir"... Eskiden hissettiğimden de daha derin hüzün hissedebiliyorum bazen bu şarkıda. Diğer alıştığım ve yerlerini huzura kaptıran şarkılarının hüznü, bir tek "Ölümler Çıplak Gelir" şarkısında kalmış sanki. Sanırım büyüdükçe sözlerini daha fazla kavradığım ve hayatın içinde "vedaların, kavuşmaların ve özlemlerin de" ne kadar derin hissedilir olduğunu kavratan bir şarkı olmayı sürdürdü benim için bu şarkı; günler aylar yıllar geçse bile...


Diyeceğim o ki; hala seviyorum Düş Sokağı Sakinlerini ve hala "Sevdan Bir Ateş" en sevdiğim şarkılar arasında... Bazen açıp dinlediğimde, aşık olduğum bir zaman dilimini hatırlıyorum ve gülümsüyorum. "İyi ki" dedirtiyor, o zaman dilimini bu şarkı ile hatırlamayı seçmişim eski zaman diliminden... Bir de hangi şarkısını dinlersem dinleyeyim, Ortaokulda gitar çalan arkadaşımı düşünüyorum. Ne iyi etmişim de her fırsatta ona çaldırmışım "Sevdan Bir Ateş"i diyorum. Şimdi o seneleri özlüyorum, her bir gitar çalışında, bulamayacağımı bilsem de onun gitarının tınısını bulmaya çalışıyorum grubun şarkılarında. "Hayır Didem." dese de ısrar edişlerimi kulağımda tekrar tekrar duyuyorum ve kabul ettiğinde "Ama bak bir kere!" dediğini de duyuyorum... 

O arkadaşıma buradan kocaman selam olsun. Ben bazen hala okul anılarımızı özlüyorum, ortaokul anılarımızı da, üniversite yıllarım kadar değil ama özlüyorum... :) Düş Sokağı Sakinleri'ni nice seneler dinlemek mümkün olur mu bilmiyorum ama ben eskisi kadar dinlemesem de her dinlediğimde ortaokula yeniden dönüyorum. Bazı şarkıların ve sanatçıların, her birimiz üzerinde zaman yolculuğu yaptıracak etkiyi bıraktığına da çok inanıyorum...

Uzun zamandan sonra, böyle eski ve köklü bir grup ile dönmek istedim. Şarkıların ve şarkıcıların, anılarımız üzerinde bir sürü etkisi var. Düş Sokağı Sakinlerinin olduğu gibi... Sevgilerimle... :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...