25 Haziran 2013 Salı

Hayat Bazen Ders Verir


 (Bugün vücudumun şişmeye başlaması ve o garip sürecin işleyişinin üstünden 15 gün geçti, yani tam 3 hafta. Bu resim dünden, gün batımı görüntüsü)

 Son 15 gündür yaşadığım değişik durumlar içinde anladım ki; Hayat insana bazen zorluklar sunarmış ki, insan aslında ihtiyaç duyduğu dersi alabilsin. :) (Bence zorlukların da iyi taraflarını tutup çıkarmak lazım)

Ve bende bu 15 günden dersimi aldım. Daha çok gayret etme çabalarım başladı bu sıra. Yeni egzersiz ve gayret planı oluşturdum kendime. Daha çok gayret ediyorum ve stres yapmamaya daha çok özen gösteriyorum. Ve inanıyorum -ki biliyorum ben vazgeçmedikçe ve inanmaya devam ettikçe herşey güzel olacak- toparlanacağım ve bu yaz tatili de sonrası da çok güzel olacak... :)


Yani Hayat; bir kere daha ıspatladı kendini, ders vermek konusunda. Bu 15 günde anladım ki, boşa geçen her günüm aleyhime işliyor. Sağlığım için fazla dikkat etmediğim zamanların birikip üzerime toplanması olarak gördüm bu kötü durumumu. Her ne kadar Fizyoterapistim Tamara abla, Atak da değil bu durum dese de, sonuçta benim de yapamadıklarımdan ötürü de olsa kendimi salmışlığım oldu, kendime kızıyorum yine de...



Şimdi sağlığım iyiye gidiyor bu sıra. Kollarım epey açıldı. Ve ilk günlerdeki gibi, klavyeyi kullanmak dahi zor değil. Son 3 gündür kollarım daha da iyiye gidiyor. Sadece eski gücümün gelmesine biraz daha var...

Bacak kaslarımın durumuna gelirsek; onlar da zamanla daha iyi olacak bence. Şu sıralar onlar da iyiye gitmeye başladı, sürükleyecek kadar da olsa ya da minik minik hareketlerle de olsa hareket ettirebiliyorum artık. Kendimi geri çekebiliyorum, vücuduma daha iyi hakim olabilmeye başladım. İlk günlerde şişlikler dolayısıyla hakim olabildiğim tek bir kısım dahi yoktu. Ciddi anlamda çok korkmuştuk... Şükür şimdiki halime.



Ancak şimdi elde şunlar var; Tamara abla atak değil diyor, bu durum geçiş dönemi olabilir belki ancak pek fazla kaslara bağlı olduğunu da sanmıyorum diyor. Durum gösteriyor ki; ya bir geçiş dönemiydi kaslar için, ya da bir stres kaynaklı oldu ne olduysa...

Tüm acabalarımıza cevabı, yarından sonra gideceğimiz Araştırma Hastanesi verecek inşallah. Allahım tüm şifa bekleyenlere ve bana çabuk toparlanma gücü versin inşallah. :)



Son Zamanlara Dair Notlarım


Gerek yorgun olmamdan, gerek ağrılarımdan ötürü halsiz olmamdan kaynaklı yazamıyordum. Bu bir süre daha arada böyle olabilir. Aynı zamanda durumumun ciddiyetinden ötürü annem bilgisayarı biraz yasakladı. Günde 1 veya 2 saat kullanmak için izin aldım 3 gün önce. Onun öncesinde de halsizlikten ötürü canım istemiyordu girmeyi. 

Bu durumda iken bile, her anımı sonradan da olsa not almaya çalışıyorum yine. Eski yazılarımı okumak ve o anları yaşamak, yine de güzel bir his. 

İlk günler bir daha yazamayacağım korkusunu yaşamıştım, ellerimi kontrol edemeyince. Kalem tutmakta zorlanmıyorum artık, ama güç konusunun tamamen gelmesine az daha var...

Beni okuyan birileri var mı bilmiyorum. Ama burası benim hayatımdan, ideallerimden, sevdiklerimle yaşadığım mutluluk veya hüzün dolu anlarla dolu kocaman bir Yaşam Günlüğüm...

Günler, aylar ve Yıllar Geçerken daha da güçleneceğim, İnanıyorum... :)

Sevgilerimle...

21 Haziran 2013 Cuma

Değişik Haller İçinde, Toparlanma Yolunda



Değişik Haller İçinde geçen 10. günde bitti. 9 günün ardından önceki günlere nazaran daha az uyandığım ve uyku nedir yeniden anladığım bir geceden bu sabaha uyandık. Bu zorlu zamanda ne ben ne de annemle babam doğru dürüst uyuyabilmiştik.

Bugün iyileşmeye doğru uyandığım 4. gün. 4 gündür biraz daha iyiye gidiyor durumum, Cumartesi'nden bu yana. Yani Tamara ablanın kontrol ve fizik tedaviye geldiği günden bu yana... :) Ve üzüntü kalktı üstümüzden, o günden bu yana...

Tüm bu durumlara geçmeden; bu sabahın fotoğrafına gelelim, manzaraya karşı oturan Kağan Efe'm. Onun da varlığı epey moral verdi bize bu zamanlarda yine. Ve tüm tadilat dün bitti, iyileşmeye doğru milim milim giden ben bugüne, biraz daha dayanılır bir ağrı ile uyuyup biraz dinlenebilmiş olmanın rahatlığıyla uyandım... Bugün daha da güzel bir gündü. :)


Bu 4 günde neler olduğuna gelecek olursak;

- Cumartesi Tamara abla geldi (Fizyoterapistim); Durumumu inceledi. Önce şaşırdı, sonra korkmamamı üzülmememi, şişlikler geçince düzeleceğimi söyledi. Ama yine de Fizik Doktoruna görünmem gerektiğini de söyledi. Ve yaptığı fizik tedavi gösterdi ki, durumum fizik tedavi ile düzelebilir gibi, yavaş yavaş. Ve o günden bu yana yavaş yavaş düzelme hala gerçekleşiyor. Fizik Tedaviye bu Cumartesi günü devam... :)


- Kol ağrılarım ve bacak ağrılarım epey şiddetli. Ama 2 gündür biraz da olsa ağrılarım azalmış durumda ve kaslarımı kontrol etmeme olanak vermiş durumda. Ancak kollarımın hala tutulmasına izin veremiyorum pek. Sırta almak beni, epey güç oldu bu süreçte annemlere. Oturduğumuz apartmanın merdivenlerini sırtta veya başka şekilde inmek olanaksızlaştığından,  Pazartesi günü ilçemizin devlet hastanesine Ambulans ile gittik annemle.

- Acilden girerek, şikayetlerimi dile getirdik. Şişliklerimi görünce, Kalp veya böbrekten olabileceğini düşünen doktorlar, Kardiyoloji ve Dahiliye'ye yönlendirdiler. Tahlillerim ve kontrollerim sonucunda durumumun ne kalp rahatsızlığımdan ne de dahiliye bölümünün içerdiği rahatsızlıklardan olmadığını, kendi hastalığımdan ötürü olabileceğini söylediler. Şükür ki, başka bir durumdan ötürü değil. Haftaya Araştırma Hastanesi'ne bu durumun nedenini ve yapılacakları öğrenmek için detaylı tahliller yaptırmaya gideceğiz.


- Ve sorunlarımıza bulduğumuz çözümler ile iyiyim biraz da. Annemleri zorladığım noktalara bulduğumuz kolaylaştırıcı çözümler, stres yapmamı engellemeye başlayınca herşey daha güzel olmaya başladı sanki.


- Ve Dün; Fizik Tedavimin biten Ram Raporunu yenilemeye gittik. Senelik Ram (Rehberlik Eğitim Ve Araştırma Merkezi) raporumu aldık ve Evde Bakım için de kaydımızı yaptırdık hastanede. Haftaya Salı kontrol etmeye gelecekler eve. Eğer kaydım yapılırsa, haftaya araştırma hastanesine Evde Bakım hizmeti ile gidebileceğim.

Evde Bakım Hizmeti Nedir? 

Engelli ve Yaşlılara evde sağlık hizmeti sunan sağlık hizmetidir. Bu bir ilk olacak benim için, nasıl işliyor işler bilmiyorum. Ancak, evde kontrole doktor gelebiliyormuş ve hastaneye gitmen gerektiğinde de yardımcı olabiliyormuş. Bir tek bunu biliyorum. Şükür bu zamana kadar ihtiyacım olmamıştı. Ancak dediğim gibi; kaslarımı tutan şişlik ve ağrılar, beni ve ailemi epey zorluyor. Koltuk Sedye ile hastaneye gitmek durumunda kaldım Pazartesi... Bakalım Salı günü neler olacak, paylaşmaya çalışacağım deneyimimi...

Tüm bunların sonucunda;

Atak Geçirmiş olabileceğim ihtimali ve Stresten bu hale gelmiş olabileceğim ihtimali hakim bu sıra. Belki de herşeyin üst üste gelmiş olabileceğini düşünüyoruz bir de... Fizik Tedavi alamamış olmam, stresli haller içinde bulunmam, Bilgisayar kullanımım ve birçoğu... Ama tahmin ediyoruz ki, tüm bu sebepler olmadan öncesinde bulunan kas toparlanmalarım, bu etkenlerle atak geçirmeme sebep oldu. Taa Sındırgı'daki geçirdiğim atak durumumu toparlayamamış olmam da baş etken tabii. 

Bende sebep oldum belki, ağrılara ve kasılmalara yenik düşerek. Ancak elimden geleni yaptığım için içim de rahat. Suçlu ya da sebep birşey aramıyoruz. Durup dururken baş göstermesi kafa yorduruyor sadece...

Yine de; inancını ve azmini kaybetmemiş ve daha çok toparlanmak için gayret göstermeye çabalayan bir ben varım. :) Hiç bitmeyecek gayretimi içimde daha çok biriktirdim...

Hayatın bana verdiği dersi aldım... :)

15 Haziran 2013 Cumartesi

Atak Mı? Geçiş Dönemi Mi? Yoksa Stresten Mi?


Bugün 4 gün oldu, vücudum acayipleşeli ve düzeliyor dediğim şeyler değişik şekilde tepkiler vererek sarpa sarmaya başlayalı. Birkaç gündür garip değişimler var vücudumda. Bu yazımda bunlardan bahsedeceğim. Kötü konuşuyor gibi görünmek istemem. Açıkçası çok korktuk baştan beri. Hala korkuyor olsak da biraz, yarın fizyoterapistimin muayene için geleceği an'ı sabırsızlıkla bekliyoruz şimdi...



Atak Mı? 

Salı günü akşamı ablamlardan çıkıp, evimize doğru yola koyulduk; Babam, Annem, Ablam, Kağan ve Ben olmak üzere. Bilindiği üzere Çarşamba günü evde 2 Pvc Cam, Bir de Balkon camı yapılmak üzere tadilat olacaktı. Gelişimiz bu sebeptendi.

Af sınavlarından bu yana, yani 2 haftadır ayaklarım ve kollarım şişmiş olsa dahi, hareketlerimde bir kısıtlama yoktu. Ancak ne olduysa haftasonunda kollarımın hafif şişmeleriyle başladı. Salı günü artan kol kasları ve bacak kaslarımın şişmesiyle beraber, anladım ki hafif değil şiddetli bir olay vuku buluyor vücudumda.

Çarşamba gününden bu yana durumum şu ki;

- Ayaklarımın diz kapak bölgesinde kas toplanmalarım var,

- Kol kaslarımda toparlanma ve şişme var,

- Ayaklarımın üzerine basamıyorum, 3 gündür. Zira ayaklarımdaki kas şişmelerinin bulunmasından ötürü kaslarım epey sertleşti ve ağır geliyor. Sındırgı'da yaşadığım atak sonrası kasılmalar gibi değil. En azından kasılma gelmeden öncesinde ayaklarımı kullanabiliyordum. Gerçi yine de o iyi, bu daha kötü demek doğru değil. O bir anda gelen kriz gibiydi, bu zaman beklemeden her dakika benimle, kas toplanmaları sayesinde...

- İlk gün kollarda başladı şişmelerim. Aslına bakılırsa, senede birkaç kez şişen üst kol kaslarımı bildiğimden umursamadım. Ancak şimdi ki durumum şu ki; kol kaslarım şu an bu yazıyı yazarken bile, parmaklarımı kullanmama epey mani oluyor. Ancak şükür ki, ilk 2 günkü gibi değil. :)


Başlığa gelecek olursak;

Korkuyor olsalar da ailem de benim gibi, daha kötü olmamam için moralimi düzgün tutmam gerektiğini söylüyorlar. Ben atak olduğundan korkuyorum, Ablam Annem ve Babam "Belki de geçiş dönemidir?" diyorlar. Ve sonra da "Sen stres yapıyorsun birçok şeye diyorlar. Ondan da oluyor bizce, yapma. Diyorlar." Ama sonuç yarın belli olacak; Atak mı? Geçiş Dönemi mi? Yoksa Stresten mi? Bu sorularımıza yarın Tamara abla muayenesinden sonra cevap bulacak inşallah... :)

Hem korkuyorum, hem kendime telkinlerde bulunmaya uğraşıyorum. Ve en çok da istemeden sevdiklerimi üzüyor olmama içerleniyorum. Ama bugün psikolojik durumum epey toparlandı. Ve umuyorum ben bunu da atlatacağım.

Ve biliyorum ki, Benim için en faydalı iki ilaç; Hep yanımda bulunan ve varlıklarından güç aldığım "Ailem" ve Ne olursa olsun korumam gereken "Sabrım"... Ve şimdi yine sabrederek, ailemin varlıklarına sarılıp bekleme vakti...

İyi düşünme felsefesi, benim hayatım. Ve umut etmekten hiç vazgeçmeyeceğim.

Bitirmeden Önce Son Sözlerim; 

İşte şimdiki durumum kısa notlarla böyle. Ben bir Kas Erimesi hastasıyım. Bir Engelliyim. Ve bu benim web günlüğüm. Daha önce de sağlık durumum ile ilgili birçok yazıda durum bildirimi yapmıştım. Ama bu yazı sanırım farklı oldu. Ama bilinsin ki; bundan sonra durumlarımla da buradayım.

Bundan sonra daha iyi yazmaya devam edeceğim derken son yazımda; tam bu durum yazmama engel olacak diye korkmuştum. Bu yazıyı yazma gayretini gösterdiğim için, kendimle gurur duydum şimdi bu yüzden. Bilinmeli ki, korkmuş dahi olsam bu başıma gelen yeni olaydan, hayatım boyunca vazgeçmedim ve bundan sonra da çabalamaktan vazgeçmeyeceğiz ailemle beraber. Bu sözleri hatırlamak beni tüm karamsarlığımdan uzaklaştırıyor. :)

Bu seferlik bu kadar; yarın 18:30'dan sonra gelecek Fizyoterapistim Tamara abla. Umarım güzel şeyler olur. Ellerim yoruldu. Yatmam gerek. İyi geceler. :)

Güzellikler ve iyi haberler bizlerle olsun. Sevgilerimle... :)

11 Haziran 2013 Salı

Geri Döndüm




1 Haziran Günü, Aöf Finallerimin ilk günü sonrası, Annem ve Babamla geçirdiğimiz güzel bir günün ardından, eve dönerken güneşin batmaya hazırlanışı esnasında çekmiştim bu fotoğrafı. En sevdiğim fotoğraflar arasına girdi bu görüntü. (Bursa-İzmir Yolu)

O gün şöyle düşünmüştüm, Tüm karamsarlığım ve endişelerime rağmen; Bir güneş batıyor şimdi. Ve sanırım ülkem iyiye ve güzelliğe doğru gidecek. Birbirimizi anlamaktan geçen yollar, bizi barışa, güzelliklere ve birlikteliklere teşvik eden yollara götürecek...


Şimdi Geri Döndüm

Aöf Finallerimden sonrasında, bir süre yazamayacağımı açıklamıştım. Gerek bu sene yorulmuş olmam, gerekse üstüne Türkiye'min siyasi durumu ve olayları beni fazlasıyla etkilemişti son zamandır. Korku ve Endişe dolmuştum. Nasıl tepkisiz kalınabilir ki? Bilemiyorum. 

Dediğim gibi tepkisiz kalmak kolay değildi. Fazlasıyla kafama takmışlığımla rahatsızlandım. 3-4 gün kendime gelemedim. Ama sonrasında, ülkemin ve vatandaşlarımızın birlik ve beraberliğini gördükçe toparlandım. Bu sürede de biraz uzak kalmak durumunda kaldım Sosyal Medya'dan, elimden geldiğince. 

Şimdi iyiyim ve buradayım, Geri Döndüm. Hayatın ne göstereceği hiç belli olmuyormuş bu hayatta. Allahım ülkemize güzel günler göstersin inşallah. Ve bu geçirdiğimiz 2 hafta da, Olayların simgesi olan Gezi Parkı'nda gördüklerim şunlar oldu;

- Dayanışma

- Birlik Beraberlik

- Doğa Sevgisi

- Huzurlu Ortam Arayışı

- İstedikleri Dünyayı Kurmak İçin Uğraşan Yüreği Büyük İnsanlar

- Ve Provokasyonlara Karşı Durmaya Uğraşan, Kendi Medyasını da, Kendi Revirini de, Kendi Kütüphanesini, Mutfağını, Bakkalını, Camiisini ve daha nicesini kuran bir topluluk...


Kısacası benim ülkemde; Artık olmaz dediğimiz aykırı düşüncelerin birarada bulunuşu ve sadece ve sadece güzellik ve barış arayışında bulunan bir toplum var. 

Ve bu 2 haftada; O kadar çok "Helal Olsun" dedim ve yüreklendim ki... Ülkemin İnsanlarıyla Gurur Duyuyorum... :))


Artık buralardayım yine. Ve eskisinden daha müsait şekilde yazabileceğimi umuyorum... 

Görüşmek Üzere... :)


Not: Bu zamana kadar siyasete olduğunca yer vermedim burada, Son 2 yazımın haricinde. ( Ve Milli Bayram kutlamaları ve Baş Sağlıkları hariç ) Ama bu bir istisna idi... Umarım bir daha istisnaya gerek duymam. Burası benim kendimi ifade etme yerim. Ve olabildiğince sağlığım için uzak tutmaya uğraşıyorum kendimi, bir nebze de olsa. Facebook ve Twitter'da yazdığım kadar burada yazmıyorum... 

3 Haziran 2013 Pazartesi

Endişeliyim, Çok Endişeliyim


Bu Bir Engellinin Ülkesi İçin Endişe Dolu Yazısı;

Endişe ve korku ile yarı uyanık ve benim için yine zor biten bir geceden sonra Günaydın Türkiye'me... 6 gündür Gezi Parkı Direnişi sürüyor hala. Bu zamana kadar Politik şeyler yazmamaya çalıştım bloğumda. Sadece baş sağlığı mesajlarım, duyduğum üzüntü ve milli bayramları kutladım bu blogtan o kadar. Hala da yazmayacağım esasında, sadece üzüntümü ve bir süreliğine sosyal medyadan uzak durmam gerekeceğini yazmak istiyorum bugün.

Eylemcilerin sadece kitap okuyarak, şarkılar söyleyerek başladığı Gezi Parkı eylemi, polisler tarafından şiddet yoluyla engellendi. Ve halkım eziliyor şimdi. Tüm Türkiye'ye yayıldı olaylar. Ve ben fazlasıyla endişeliyim. Ülkemin hali ne olacak? Ne yapacağız? Bu işe ne zaman hükümet bir çözüm bulacak merak ediyorum. Bu iş hiçbir şeye benzemiyor. Tüm Türkiye Özgürlük istediğini söylüyor. Bir ağaç ile başladı belki, ama şimdiki amaç sadece bir ağaç değil. Ve sokaktaki halkta düşman değil! Kadınıyla, Erkeğiyle, Genciyle, Yaşlısıyla, bizim insanımız...

Üzüntüden kendimde değilim bu sıralar. Neye bakarsam aklımı veremiyorum. Hiçbir şey tat vermiyor. Sokaklardaki halk benim ülkemin halkı, benden bizden birileri... Evde bekleyenler çocuklarından ya da akrabalarından, hiç yoksa halkından endişeli, birçoğumuz gibi. Beklemek de fena derecede acı.

Fakat Teşekkür Ederim;

Hiçbir şiddet girişiminde bulunmadan önce isteklerini ve dileklerini güzel bir şekilde dile getirdikleri için halkıma.

Ve teşekkür ederim; genciyle yaşlısıyla, bir avuç insanla başlayan bu direnişe dört bir yandan destek vererek, birlik beraberliğimizin tükenmediğini bizlere gösterdiğiniz için...

Teşekkürler Olsun; Gençlerimize. Büyüklerimize; O güzel yüreğinizle gençlerimize sahip çıktınız, hep birlikte çevremizi temizlediniz, sosyal medya üzerinden de birlik beraberliğin en hasını gösterdiniz... Bizi inancımızı yitirmeye başladığımız bir anda, Türk'ün gücüne tekrar inandırdınız. Teşekkür Ederim. Ama lütfen kendinize dikkat edin...


BU BENİM BİR SÜRELİĞİNE SON YAZIM.

Akıl sağlığım için susmayı tercih edeceğim biraz. Açıkcası endişem ile beraber korkuyorum da. Birkaç gün stresten ötürü rahatsızlandım. Şimdi iyiyim ama dün gece benim için korkunç geçen bir geceydi yine. Annemler Sosyal Medyadan uzak durmamı istiyorlar. Açıkçası onayladım en sonunda bende, her ne kadar zor tutsam da kendimi.

Ben yapım ötürü, etkisinde kaldığım olayların acısını tüm vücuduma çektiren bir tip insanım. Mevsim geçişlerinde ve ergenlik dönemimde bazen nedenli bazen nedensiz korkulara kapılıp ağlama nöbetleri geçirdiğimi biliyorum. Benimle ilgili olsun veya olmasın... Şimdi yine korkuyorum, Tüm sevdiklerim, tüm halkım ve ülkem için. Ve Rahatsızlığımdan ötürü dikkat etmem gerekiyor şimdi, kendim ve sevdiklerim için...

Evet Korkuyorum. Ve bu korku tüm bedenime yayıldı. Bu sıralar uğraşıyorum korkumu azaltmak ve sağlığımı korumak için. Beklemekten başka yapacak bir şey yok, benim için. Sabır diliyorum hepimize. Zor bir süreçten geçiyoruz. Ve inşallah çok geç olmadan, bir çözüm bulunur.

Ben; Ülkemi seviyorum, Halkımı seviyorum. Din, Dil, Irk, Mehzep çatışması yapmadan, Yaradanı yaradandan ötürü seviyorum. Ve yaradanı yaradandan ötürü sevenleri de seviyorum. Barış içinde, fikirlere saygı çerçevesinde, ortak kararlar vererek yaşamayı istiyorum. O, Bu, Şu diye ayırmadan, biz olarak yaşamayı istiyorum bu gökyüzü altında... Dilerim bu çerçeveler altında, huzuru yeniden sağlayacağız. Benim halkım, yüreği temiz ve büyük insanlar...

Dualarım tüm ülkem ve halkım adına... Allahım huzur dolu sabahlara uyandığımız, sevdiklerimiz ve halkımız için böyle endişe etmekten uzak günlere eriştirsin bizleri hayırlısıyla... Hükümet'in ve Provokatörlerin şiddeti bıraktığı günlere çabuk erişelim. Daha çok canlar yanmasın...

Sevgilerim ve Saygılarımla...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...